Yaşamak istedi, bedeli insanlık suçu oldu! Kanlı organ nakli kâbusu: ‘Bilmiyordum’

“`html

Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Almanya’da yaşayan Sabine Fischer-Kugler, uzun yıllar boyunca sağlık sorunlarıyla mücadele etti. Hayatını sürdürebilmek için bir böbreğe ihtiyaç duyan Fischer-Kugler, doktorlar uygun bir donör bulduktan sonra başarılı bir nakil operasyonuyla sağlığına kavuştu. Fakat bu, onun son ameliyatı olmayacaktı. İlk nakilden sonra sağlıklı bir yaşam sürse de, rutin kontrollerinde yine sağlık sorunlarıyla karşılaştı. Artık tekrar nakil bekleyenler arasına ismi yazılmıştı ve bu bekleyiş aylar, hatta yıllar alabilirdi. Yaşama isteği onu Almanya’nın ötesine sürükledi ve araştırmalara başladı. Forumları inceledi, bağlantılar kurdu ve umutla çaresizlik arasında gidip gelirken yolu Kenya’daki tartışmalı bir klinikle kesişti: Medlead Kliniği. Kendisine uygun bir böbrek ararken karşısına çıkan bu yol, insanlık suçu niteliğindeydi. Peki, bu olay nasıl gerçekleşti?

Sabine Fischer-Kugler

Böbrek Alım Satım İşlemleri

16 yaşında böbreklerindeki sorunlar nedeniyle zor bir dönem geçiren Sabine Fischer-Kugler, 5 yıl süren bir beklemenin ardından uygun donör aracılığıyla tekrar bir böbreğe sahip oldu. 20’li yaşlarında evlenip bir oğlu oldu ve ailesiyle mutlu bir yaşam sürmeye başladı. Fakat, orta yaşlarındayken yeniden böbrek problemiyle karşılaştı. Ailesi onun için böbrek vermeye istekliydi ama dokular uyumsuzdu. Fischer-Kugler, artık bekleyecek zamanı olmadığını biliyordu. İnternette Medlead isimli bir şirket buldu ve iletişime geçti. Şirketin web sitesinde, 4 ila 6 hafta içinde yeni bir böbrek edinmenin mümkün olduğu iddia ediliyordu ve site profesyonel bir tasarıma sahipti. Ancak, bu hizmetin altında karanlık bir organizasyonun olduğu gizleniyordu. Şirketin köklerinde organ kaçakçılığı ve kara para aklama suçlamaları bulunan Robert Shpolansky gibi kişiler yer alıyordu.

Medlead şirketine ulaşanlar, yalnızca bir WhatsApp görüşmesi yaparak kendilerine uygun böbrek alabiliyorlardı. Sabine de bu yolu izledi; iletişim formunu doldurdu ve gönderdi. Kısa bir süre sonra, Alexander adındaki kişi ona ulaşarak, uçuş, konaklama ve nakil bilgileri içeren paket teklif sundu. Eğer ilk böbrek işe yaramazsa, ikinci bir böbreğin gönderileceğini belirtti. Sabine Fischer-Kugler, gerçek bilgileri bilmediği kişilerle iletişim kurup, sanki bir eşya satın alıyormuş gibi böbrek alışverişi yapma kararı aldı. Ancak, dolandırılmış olma korkusu taşıyordu. Alexander, geçmişte Kenya’da başarılı nakil geçiren hastaların telefon numaralarını verdi ve onunla aynı yolda giden diğerlerinin başarı hikayelerini dinlemesi sağlandı. Sonunda tamamen ikna oldu; ödeme, bağışçıya değil sadece aracılık eden şirkete yapılıyordu ve ek masraflar da yoktu.

Organ Nakli Süreci

Alman Transplantasyon Yasası’nın 18. maddesi, organ ticaretini yasaklamakla birlikte hastaların organ satın almasını da yasaklamaktadır. Fischer-Kugler, Medlead’in Polonya’daki adresini araştırdı ancak bu adresin sıradan bir ofis olduğunu fark etti. Daha derin bir araştırma yapmadığı için, şirketin sahibi olan Robert Shpolansky’nin geçmişteki suçlarını göremedi.

Böbreklerin Değeri

Fischer-Kugler, gerekli belgeleri imzaladıktan sonra Kafkasya’dan Kenya’ya uçtu ve böbrek alım süreci başladı. Alıp aldığı böbreği veren kişinin kim olduğu hakkında hiçbir bilgisi yoktu, bu da sistemin kuralıydı; organ alıcısı, bilinçlenirse, vicdanı rahat edemezdi.

Böbrek Alım Süreci

Sabine Fischer-Kugler, yeni böbreğiyle eski sağlığına yeniden kavuştuktan sonra basının dikkatini çekmeye başladı. Alman kamu yayın kuruluşları ZDF ve Deutsche Welle, olayın izi sürmek için bir araştırma ekibiyle çalışmalara koyuldu. Polonya’daki bir adres üzerinden Kenya’daki kliniğe kadar ulaşarak suç teşkil eden uluslararası organ ticaretinin merkezini keşfettiler. Araştırmalar, Almanya’daki hastalar ile Azerbaycan gibi Kafkas ülkelerindeki organ bağışçıları arasında bağlantılar kurduklarını tespit etti. Batılı hastalar, birkaç bin euro karşılığında tanımadıkları insanların organlarına sahip olabiliyordu; üstelik bu organlar Kenya’daki internet sitelerinde aleni bir şekilde satılıyordu.

Başlangıçta sadece Kenya’daki yoksul kişilerin organlarını bağışladığı biliniyordu; zamanla uluslararası bir pazar haline dönüştü. Yoksul ülkelerin vatandaşları bu kliniğe organlarını satmak için gelirken, çoğu sağlık koşulları yüzünden hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edemeyecekleri durumda ameliyat oluyorlardı. Medlead başkanını araştıran ekip, kuruluşun çok güçlü uluslararası destekçileri olduğunu buldu.

‘Yetersiz Kanıt’ İfadesi

Aralık 2023’te, kliniği incelemek için özel bir ekip oluşturuldu. Ekibin Polonya adresine kayıtlı olan klinikteki gözlemcileri, yetkililerin davetkar tavırları ve dosyaları incelemelerine izin verdiklerini bildirdi. Yönetim, olaya karşı açık bir şekilde yaklaşırken, müfettişler birkaç tutarsızlık tespit etti. Hazırlanan rapor asla yayınlanmadı; ancak DER SPIEGEL, ZDF ve Deutsche Welle bu raporun bir kopyasına ulaştı. Raporda, organ kaçakçılığına dair şüpheli eylemlerden ve riskli ameliyatlardan bahsediliyordu. Yine de müfettişler, ‘kanıt yetersizliği’ bulgusu ile sonuçlandırdılar ve Nairobi’deki Sağlık Bakanlığı’na bir polis soruşturması başlatmasını önerdiler.

Klinik Faili

‘Politik Desteğin İzleri’

O zamandan beri bir yıldan fazla zaman geçti; Kenya, 2008 İstanbul Bildirgesi’nin imzacıları arasında yer almasına rağmen herhangi bir adım atılmadı. Uluslararası Nefroloji Derneği ve Transplant Derneği tarafından oluşturulan bildirgenin amacı, etik dışı uygulamaların ortadan kaldırılması için ülkesine bakılmaksızın herkesin organ naklinden faydalanabilmesine imkan tanımaktı. Ancak, Kenya hükümetinin bu durumun farkında olmasına rağmen önlem almakta tereddüt ettiği belirtiliyor. Araştırmalara göre, bazı politikacıların bu duruma dolaylı olarak destek verdiği düşünülüyor.

Uluslararası organ ticareti ifşa olduktan sonra basın, Sabine Fischer-Kugler ile görüşerek süreci anlatmasını istedi. Fischer-Kugler, sağlığına kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşasa da aynı zamanda bunun verdiği huzursuzluğu da dile getirdi. Genç kadın, hayatta kalmak için her şeyi göze alması gerektiğini belirtti. Ancak sağlığına yeniden kavuşmanın mutluluğunu da gizleyemedi. Nakil sürecini gerçekleştiren doktor kendisini takip etmeye devam ederken, yaşadığı keşmekeşten dolayı diğer klinikler Fischer-Kugler’i kesinlikle kabul etmedi.

Kenya’daki zor yaşam koşullarında, yoksul insanların organlarını satmak zorunda kalması, dünya genelinde pek çok bireyi etkileyen bir tuzağa dönüştü. Bu sistemin bir şekilde yayıldığı ve yoksulluk karşısında, insanları organlarını satmaya sürüklediği bilinmektedir.

“`

Related Posts

Küçük bedenlere büyük yoksulluk: Her 5 çocuktan biri büyüyemiyor!

Türk Pediatri Kongresi, bu yıl 60. kez pediatri camiasını bir araya getirdi. 2 binden fazla çocuk hekiminin katıldığı kongrede, farklı başlıklardaki oturumlarda 300’ün üzerinde konuşmacı ve başkan görev alarak kongreye doğrudan destek verdi.

Uzmanlardan kritik uyarı: 50 yaş üzeri herkes risk altında olabilir

Belirti vermeden ilerliyor, geç fark edildiğinde kalıcı görme kaybına yol açabiliyor. Erken teşhis ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları hastalığın kaderini belirliyor.

Tiktok’ta şimdi de osuruk yürüyüşü trend oldu: Deneyen vazgeçemiyor!

TikTok’ta “osuruk yürüyüşü” adıyla yayılan yeni trend, yemek sonrası birkaç dakikalık hafif yürüyüşün gaz atmayı kolaylaştırıp sindirimi hızlandırdığı ve ruh hâlini iyileştirdiği iddiasıyla dikkat çekiyor.

Kanserle Savaşta Yeni Umut NK Hücreleri 

Kanserle savaşta yeni umut NK hücreleri hakkında konuşan uzmanlar, önemli açıklamalarda bulundu. 

Milli sağlıkta dev adım: Yerli kalp-akciğer makinesi tanıtıldı

TÜSEB ve ASELSAN iş birliğiyle geliştirilen, açık kalp ameliyatlarında kullanılacak yerli kalp-akciğer makinesi tanıtıldı. Türkiye, bu kritik teknolojide de dışa bağımlılığı sona erdiriyor.

Zayıflar daha uzun yaşıyor! Uzmanı uyarı: Çok yemek tümörü besliyor

Geçmişten günümüze halk arasındaki yaygın inanışa göre, yemek yendikçe vücut direnci artar ve hastalıklara karşı güçlenilir. Oysa bilim bunun tam tersini söylüyor. Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı, Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, kontrollü açlığın kanserli hücrelerin büyümesini durdurduğunu ve küçülmesini desteklediğini söylüyor.