Bu ülkede amatör kümeler dahil, tüm maçlar kamerayla izleniyor olsa, devletin en üst kademesi, yaşanan rezilliklere dayanamaz ve futbolu yasaklardı eminim.
Hepimiz buzdağının görünen yüzü ile ilgileniyoruz. Oysa aşağılarda ne fırtınalar kopuyor, ne canlar yanıyor, ne skandallar yaşanıyor bilmiyoruz.
Hakem Halil Umut Meler’in uğradığı çirkin saldırı milyonlarca insanın gözü önünde gerçekleşti. Olayın sıcaklığı geçmeden İstanbulspor Başkanı takımını sahadan çekerek Türk futbolunu bir kez daha dünya gündemine taşıdı.
Aynı gün Şırnak’ta bir amatör küme maçında hakemler ve rakip takım futbolcuları dayak yedi. Yardımcı hakemin burnu kırıldı. Oyuncular canlarını zor kurtardı.
Son olarak Bursa’da facianın eşiğine gelindi. Şampiyon unvanlı yeşil-beyazlı ekibin Diyarbekirspor ile oynadığı maçta iki takım oyuncuları ölümüne kavga etti. Ortalık savaş alanına döndü.
Liyakat, adalet
Saydığım örnekler radara takılanlar. Çürümüşlük her yerde. Tuz kokmuş, kimsenin umurunda değil.
Bakın; bu işlerin şakası kalmadı. Federasyonu, hakemleri, kulüp başkanları, futbolcuları, teknik sorumluları, medyası ve taraftarı ateşi körüklemekle meşgul.
Kavgasız günümüz yok. Kimsenin rakibine saygısı yok. Kazanmak için her yol mübah olmuş, işin çivisi çıkmış.
Peki bunların önüne nasıl geçilecek?
Futbolu; liyakat ve ehliyet sahibi insanların yönetmesi sağlanarak.
Adalet mekanizması tavizsiz işler hale getirilerek.
Yasalar, talimatlar ve yaptırımlar herkese eşit uygulanarak.
TFF genel kurallarının ve seçimlerinin adil, çok sesli ve demokratik ortamda yapılması sağlanarak.
Yoksa, hayıflanmak için çok geç olacak.
Collina’yı duydunuz mu?
Hakem Halil Umut Meler’in yaşadığı saldırının dünyadaki yankıları sürüyor.
Dünya futbolunun patronu FIFA’nın da olaya duyarsız kalmadığını biliyoruz.
FIFA Başkanı Gianni Infantino ve FIFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina, Suudi Arabistan’daki düzenlenen 2023 Futbol Zirvesi’nde Meler’e yapılan saldırıyı bir kez daha gündeme taşıdı ve şiddetle kınadı.
Infantino yaptığı konuşmada Süper Lig’de yaşanan bu çirkinliğin hakeme olan saygıyı zedelediğini belirterek en sert yaptırımların uygulanması gerektiğine dikkat çekti.
Ardından Collina çıktı sahneye. Dünya Kupası yönetmiş kadın ve erkek hakemleri yanına alıp, Meler’in görüntüleri eşliğinde çok önemli mesajlar verdi.
İtalyan yönetici, “Meler’i yakından tanırım. Bizim takımın en önemli oyuncularından biridir. Dünyanın her ülkesinde amatör maçlarda ve diğer kategorilerde benzeri onlarca saldırı yaşanıyor. Bunlar artık bitmeli. Bitirmesi gerekenler de sizler, yani bu zirveye katılan tüm ülke federasyonlarının yöneticileridir” dedi.
Üzerine alınması gerekenlerin bir bölümü, Türk futbolunun paydaşları arasında yer alıyor. Bir kısmı da fütursuzca saldırıyı gerçekleştirenleri aklama uğraşında.
Ve ben iddia ediyorum, başta devletin en üst kademesi ve üç bakanlık olmak üzere gerekli tepki hızla verilmeseydi, FIFA ve UEFA’nın Türkiye’ye bakış açısı ve yaptırımları çok farklı olurdu.
Evet, Collina’yı duydunuz mu?
Rıza Çalımbay’a haksızlık
Beşiktaş tarihinde böyle bir kaos görülmemiştir eminim.
Daha sezonun yarısı bitmeden üç çalıştırıcı değişti.
Şenol Güneş ile başlayan macera, başarısız Burak Yılmaz denemesi ile sürdü. Saha sonuçlarına camianın tepkileri büyüdü, bu kez Başkan Ahmet Nur Çebi pes etti. Giderken de Rıza Çalımbay’ı takımın başına getirerek Beşiktaş’ın emektarına en büyük kötülüğü yaptı. Rıza Hoca da kısa sürede bırakmak zorunda kaldı.
Bu örnek, Türkiye’de büyük kulüpler dahil futbolun nasıl “yönetilemediğini” anlatıyor bize.
Şunu da hatırlatmam gerek; TFF talimatları teknik direktöre sezonda iki ayrı tescil hakkı veriyor. Ama aynı talimat kulüpler için kısıtlama getirmiyor.
Bu sınırsız kredi mutlaka kaldırılmalı, kulüp yöneticileri her başarısızlığı teknik direktörlere fatura etmekten vazgeçmeli.
Son sözüm; hem insan hem teknik direktör olarak Rıza Çalımbay’a reva görülen uygulama hiç yakışık almadı. Sözde değil yürekten Beşiktaşlı Çalımbay, yaşadığı sürece kendine yapılanları ve yapanları unutmayacaktır!
